Powered by Blogger.

Yeter!



Dün bir kez daha kendimi suçladım, kahroldum. Benim masum yavrum böyle iğrenç bir dünyayı hak etmiyor.

Hiç kimse haketmiyor...

Her an onu pamuklara sarıp sarmalamaya çalışırken, sürekli başına gelebileceklerden endişe ediyorum. Minicik bir kız çocuğu, hayata 1-0 yenik başladı bile. Ona harika bir gelecek hazırlamaya çalışırken, onu nasıl koruyacağımı, nasıl güvende tutacağımı bile bilemiyorum artık.

Biz Ankara'da yaşıyoruz. Koskoca bir başkent! Gel gör ki ben Sıhhiye heykelinden öteye kavalyesiz geçmem. Artık sokakta gezen herkes şüpheli benim için.



"Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin" diyen sevgili bakan, Özgecan Aslan‘ın “çığlığını” duydunuz mu siz? Kızlarınıza çığlık atmayı değil erkeklerinize insan olmayı öğretin!

Tecavüzden hamile kalanlar doğuracak, devlet sahiplenecek. Kadınlar tecavüzcüleriyle evlenecek. Kadınların elleri kesilecek. Ve herkes susmaya devam edecek. Kimse görmeyecek, bilmeyecek. Karı koca arasına girmeyecek.

Biz sustukça şiddet artacak, biz sustukça biri daha ölecek.

Bu ülkede öldürülen, tecavüz edilen, taciz edilen, darp edilen kadınlar için hafifletici sebepler arayan, yaratan bir yargı sistemi var. Bu hükumetin başında kadının yaşamı, yatak odası, doğuracağı çocuk sayısı ve yöntemi hakkında ahkam kesen birileri var.

O üç çocuk nasıl güvende ve huzur içinde büyüyecek?

Lütfen yaşam özgürlüğümüz, en temel hak ve özgürlüklerimiz için susmayın artık! Artık buna karşı duralım ve adalet için sesimizi yükseltelim!

"Kadın karnına koca bir dünyayı sığdırdı. Ama siz kadını dünyanıza sığdıramadınız"...

1 comment